25 Eylül 2012 Salı

GÜNÜN KARİKATÜRÜ

O GÜN GELDİĞİNDE

Tık, tık, tık… 
- Kim o? 
- Hazırlan gidiyoruz. 
- Sen kimsin? Nereye gidiyoruz?
- Sıran geldi. Gerçek evine gidiyoruz.
- Gerçek ev mi? Sen! Yoksa!
- Evet. Hadi gidelim.
– Dur bir dakika..bir sürü yarım işim var.
- İş yarım kalmaz. Birileri tamamlar. Oyalanma artık.
- Çocuklar, onlar daha çok küçük, bari vedalaşsaydım.
- Sen olmadan da büyürler, hadi bekliyorlar.
- Bekliyorlar mı? Onlar da kim?
- Gidince görürsün.
- Anladım. Anladım ama kalbini kırıp, gönlünü alamadıklarım, iyiliğini görüp, karşılık veremediklerim var. Anlayacağın borçlu gitmek istemiyorum.
- Bunu zamanında düşünseydin!
- Zamanında mı? İyi de ben daha zamanım var sanıyordum.
- Hepiniz aynısınız.. Zaman dediğin, içinde bulunduğun an..
Bunun ötesi yok.
- Keşke, keşke….
- Devam etme. Bugünü yaşarken hep yarın var gibi davrandın. Üstündeki üniformanın sorumlulukları var..
Yerine getirmedin...
Bu sana bir uyarıydı. Şimdi gitmiyoruz… Ama her an gidebiliriz..
Bir daha geldiğimde önünde umut, arkanda pişmanlık olmasın!.. 

BOK BÖCEĞİ

Adamın biri bir gün bahçesinde otururken Hayvan dışkısından top yapan bir böceği görmüş, böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş:

Ey Allahım! Her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böc
eği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın?

Aradan bir kaç ay geçmiş adam umarsız bir hastalığa yakalanmış.
Derdine kimseler çare bulamamış.

En sonunda bilge bir doktor ''Bak demiş bazen bahçelerde gezen bir böcek olur ayakları ile pislik yuvarlar işte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin" demiş.

Adam 40 gün boyunca o pislikleri yemiş ve iyileşmiş. Aradan yıllar geçmiş aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp, çağırıp, ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumluyomuş.
Birileri dayanamamış sormuş. "Biz yana yakıla dua edip bağırıp çağırıyoruz sendeki bu rahatlık ne be adam ?!."

Adam şöyle cevap vermiş
KURBAN OLDUĞUMUN BİR KERE İŞİNE KARIŞTIM BANA KIRK GÜN BOK YEDİRDİ, İSTER YÜZDÜRÜR, İSTER BATIRIR BEN KARIŞMAM KARDEŞİM.

HUZUR İÇİNDE YAT

ERKEK

KADIN

24 Eylül 2012 Pazartesi

SORDUM


      
Yüksekovada, operasyonda  mehmetcik!
Sordum: yiğidim halin nicedir?
Dedi anam, bacım ağlamasın yoktur başka dileğim.

Atanamayan  öğretmenim  düşünceli!
Sordum : varmıdır gelecekten beklentin?
Dedi dersler boş geçmesin, memur maaşı değil derdim.

Kovulmuş işçim kapının önünde,direnişte!
Sordum : sonu varmı bunun kardeşim?
Dedi ben ölmüşüm, ölümden ötesi nedir?

Boşadığı kocasının bıçakladığı kadın, durumu ağır!
Sordum: bu hale nasıl geldin?
Dedi yoktu dönecek yerim, ancak toprak altına girerim.

Hücrede gazetecim, tutuklu vatanseverim, generalim!
Sordum: çektiğine değermiydi  komutanım?
Dedi bize hain damgası vuranlara sessizmi kalacağız?

Altmış haftalık bebeler okul çıkışında!
Sordum: evlatlar büyüyünce ne olacaksınız?
Dediler dindar, kindar nesiller olacağız.

Çankayaya çıkma derdinde başbakanım, eşbaşkanım!
Soramadım: ulaşmak zor, uzak, hep kızgın.
Diyor durmadan getirdik ileri demokrasiyi.

Anıtkabirde huzursuz yatıyor atam!
Sordum: Senin gibi bir bilge bunları nasıl göremedi?
Dedi umutsuz olma, sen nutku , onuncu yıl marşını hiç okumadınmı?

Anam geldi yanıma çöktü, elini omuzuma koyup sor dedi!
Sordum: beni doğururken düşünmedin mi hiç yarını?
Dedi düşünmeseydim hiç, doğururmuydum seni.


                                                                   Tahir ÖZCAN    24-09-2012

Öne Çıkan Yayın

MAGNUM

  Yalanla kurduğunu, Yalnız kendin yaşarsın. Hayatı yarışma yapanlar, Yaşamayı nasıl başarsın. Duyuldukça adın, Yaşam üzerinden taşar. En iy...