28 Ocak 2014 Salı

HAYATI KAÇIRMAK...



Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC’de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca 6 farklı Bach eseri çalar. Bu süre icinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancinin önünden geçip, gider.

Kemancı çalmaya basladiktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yasli bir adam kemanciyi fark edip, yavaslar ve birkac saniye sonra da gitmek zorunda oldugu yere yetismek uzere yine hizla yoluna devam eder.

Kemanci ilk bir dolar bahsisini bundan bir dakika kadar sonra alir. Bir kadin yürümesine ara vermeksizin parayi kemancinin önüne koyduğu kaba atarak, hizla gecer, gider. Birkaç dakika sonra, bir baska adam duraklayip, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında, işe geç kalmamak icin acele ettiğini belirten ifadelerle hizla yoluna devam eder.

En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, cekistirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasina dönüp dönüp kemanciya bakarak, çaresizce annesinin pesinden gider. Buna benzer şekilde birkac cocuk daha olur ve hepsi de anne, babalari tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kisa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemanci çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayi bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz.

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancisi Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell’in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston’da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı…

Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell’in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafindan algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır.

Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algilayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif aliyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi…

Dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir üç dakikamız dahi yoksa, hayatta başka neleri kaçırıyoruz acaba?


Alıntıdır.

2 Ocak 2014 Perşembe

Umut


PERS Sultanı iki adamı ölüme mahkum etmiş. Sultanın atını ne kadar sevdiğini bilen mahkumlardan bir tanesi hayatını bağışlarsa, bir yıl içinde ata uçmayı öğretebileceğini söylemiş. Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden Sultan bunu kabul etmiş. 

Diğer mahkum inanmayan gözlerle arkadaşına bakmış ve; 

"Atların uçamadığını biliyorsun. Nasıl olup da böyle delice bir fikirle çıkabildin ortaya? Yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun o kadar."

"Pek değil" demiş birinci mahkum.

"Kendime dört özgürlük şansı veriyorum;

Birincisi: Sultan bu yıl ölebilir.

İkincisi: Ben ölebilirim.

Üçüncüsü: At ölebilir.

Dördüncüsü... Belki ata uçmayı öğretebilirim." ( şükrü kızılot ' dan )

1 Ocak 2014 Çarşamba

BOZKIR GECESİNDE ATEŞLER YAKIYOR ÖZLEMİM

Gece havlarken köpekler
Kapkara güneşler yalıyor gölgeleri
Dalgalanıp duruyor çarparak birbirine
Bir kapıdan öte geçitlere uzanıyor yolculuğum…

Kimi arıyorum yanı başımda
Hep sen diyorum aslında siz anlayın
Kuştüyü olmasa da yazdıklarım turnusol
Bir geçitten öte kapılara uzanıyor yolculuğum…

Düşün ki hayal ediyoruz sabırla
Doğa gene doğa, yaşam gene yaşam
Ellerimiz kadar namuslu, ellerimiz kadar insan
Dokunduğumuz doğa, dokunduğumuz yaşam…

Sınırlarına gelme zamanı
Şimdi yüreğin, aklın ve bedenin
İflah olmaz baldıranlara akıtarak zehrimizi
Aşkın sınırlarında, kucaklamalıyız birbirimizi…

“Susmakla başlamalıyız önce
Sonra usulca sökerek hecelemeyi
Ve değiştirmeliyiz kaderimizi…”

Şaman sesimle dilleniyorum yeniden
Dengbejin ritmine karışıyor kıvılcımlar
Aşuğun ellerini dokuyor özlemim,
Bozkır gecesinde ateşler yakıyor…

Geçitler, kapılarla sürüyor yolculuğum…


Kubilay Önal
30.12.2013

Öne Çıkan Yayın

MAGNUM

  Yalanla kurduğunu, Yalnız kendin yaşarsın. Hayatı yarışma yapanlar, Yaşamayı nasıl başarsın. Duyuldukça adın, Yaşam üzerinden taşar. En iy...