BUNA NE TUAL
YETERDİ NE BOYA...
kokusu buram
buram tüten
limanda simit
satan çocuklar
martıların telaşı
bambaşka
işçiler gözler
yolunu.
inebilseydin o
vapurdan
ayağında
Varna’nın tozu
yüreğinde ince
bir sızı.
mavi gözlerinde
yanıp tutuşan
hasretle
kucaklayabilseydim
seninle, bir
daha.
davullar çalsa,
zurnalar söyleseydi
bağrımıza
bassaydık seni Nazım,
yapardım
mutluluğun resmini
başında delikanlı
şapkan,
kolların sıvalı,
kavgaya hazır
bahriyeli
adımlarla düşüp yola
gidebilseydik
meserret kahvesine,
ilk
karşılaştığımız yere
ve bir acı
kahvemi içseydin.
anlatsaydık
o günlerden,
geçmişten, gelecekten,
ne günler
biterdi,
ne geceler...
dinerdi tüm
acılar seninle
bir düş olurdu
ayrılığımız,
anılarda kalan.
ve dolaşsaydık
Türkiye’yi
bir baştan bir
başa.
yattığımız yerler
müze olmuş,
sürgün şehirler
cennet.
işte o zaman
Nazım,
yapardım
mutluluğun resmini
buna da ne tual
yeterdi;
ne boya..
ABİDİN DİNO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder