7 Kasım 2013 Perşembe

Kızlı Erkekli Kalınan Evler Üzerine


Benim beş yıllık bir üniversite hayatım oldu. İstanbul'da ailemden uzak başladığım bu serüvende pek çok yeni arkadaş tanıyıp, pek çok yeni ortamlara girdim. Hemen hemen her türlü şeyi gördüm, iyisiyle kötüsüyle. Kendi başımın çaresine bakmayı, kötüyle iyiyi ayırt edebilmeyi başarabildim. Babam beni yurda kaydettirirken, akşamları kontrol etmemizi ister misiniz diyen yurt müdürüne (örneğin 22.00den sonra yurtta olsun gibi) benim kızım kaçta ne yapacağına kendi karar verebilecek yaşta, gerek yok cevabını verdi. Bu dönemde küçük bir şehirden kocaman bir şehre geçiş yapan benim için işler biraz karışıktı ama her aklı başında genç gibi ben de hayatımı kurgulayabilme yeteneğimi çalıştırdım ve özlemle, mutlulukla andığım yıllar bıraktım geride. Okulda ilk tanıştıklarım kız arkadaşlarımdı. Sonra çevrem genişledi. Kızlı erkekli bir sürü arkadaşım oldu. Yedik, içtik, gezdik, tozduk, çalıştık çok eğlendik. Kızlı erkekli evlerde de kaldım. Kişi kendinden bilir işi diyeceğim ama bir yandan da bastırılmış cinsellik güdüleri olduklarından şüphelenmiyor değilim. Benim en yakın arkadaşlarım arasında erkekler de vardı. Hatta en yakını bir erkek diyebilirim. Bir erkekle bir kadının arkadaşlığı, dostluğu, hemcinslerle kurulandan çok daha değerlidir. Empati yeteneğiniz gelişir, karşı cinsi daha iyi anlarsınız, hele bir de doğru insanlarla kurarsanız bu dostluğu, sağlam sırdaştır erkekler bence. Kadınlarla kıyas kabul etmem. Sizi kadınsal özelliklerinizden ötürü kıskanmazlar, kendilerini yarıştırmazlar, sohbetler keyiflidir. Nitekim kızlı erkekli kaldığım evlerde, boşbakanın dediği gibi seks partileri olmuyordu. Ha bunlar yok mudur vardır, kimse de karışamaz, ama bütün gençleri, kadınlı erkekli suçlayacak türde bir tehlike yok. Genel için konuşursam ne oluyor bu evlerde; yemek yenir mesela, genelde yemek pişirilmez, sipariş edilir en fazla makarna pişirilebilir, maddi duruma göre değişir bu, bira içilir, sohbet edilir, müzik yapılır, müzik dinlenir, proje yetiştirilir, batak oynanır, bol kahkahalı, bazen dertleşilen, bazen oyun oynanan, bazen çalışılan ama hayatlarımızın en güzel anlarını geçirdiğimiz dönemlerdir bunlar. Uyku çöker sıçtın mavisine doğru, herkes bir kenarda sızar, yatak döşek aranmaz, nevresimle uğraşılmaz, mümkün olan yataklar veya rahat kanepeler kızlara verilir, yerler bile birkaç saat kestirmek için uygundur, sabah kahvaltı edilmez, apar topar ya okula yetişilir, ya da birer kahve alıp sohbete devam eder ahali. Sevgiliyle de kalınır evde, bir kadınla bir erkeğin birbirini sevmesi, dokunması, birbirini keşfetmesi olmazsa sorunlu bir gençlik çıkar esas. Bunlar unutulmaz anılardır, yöneticilerin düşünmesi gereken kızlı erkekli evlerde neler olduğu değil, bu kızların ve erkeklerin kendilerini yönetebilecek eğitimi alabilmeleri için ülkenin eğitim seviyesini yükseltmeye çabalamak olmalıdır, ailelerin bilinçlenmesi, çocuklarını iyi yetiştirebilmesi, iyiyle kötüyü ayırt edebilen bir nesil yaratabilmesi, kızlı erkekli evlerde neler olduğundan çok daha mühimdir. Bu başarılabilirse, bu evlerde olanlarla ilgili de kimse kafasını yormaz. Bırakalım artık bu yobaz zihniyetin gerici politikalarını dinlemeyi, zaman ilerleme zamanı...

Elif Çelik Arısal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

MAGNUM

  Yalanla kurduğunu, Yalnız kendin yaşarsın. Hayatı yarışma yapanlar, Yaşamayı nasıl başarsın. Duyuldukça adın, Yaşam üzerinden taşar. En iy...