Avrupalı ilerlemeden bahseder, çünkü birkaç bilimsel buluş
sayesinde, rahatlığı uygarlık sanan bir toplum oluşturmuştur. Benjamin
Disraeli
İslam uygarlığı ise Büyük İskender’in, Yunanistan’dan getirdiği;
Farisilerin Pers imparatorluğu ve Roma imparatorluğununki ile harmanlanan
bilimi, buraları istila eden Müslümanların tanımasıyla başlamıştır. Ortodoks
İslam anlayışı sayesinde gelişme ve yayılma olanağı bulan matematik ve fen,
Haçlı seferleri ve Moğol istilaları sonucu yıkıma uğramıştır. Taşın taş üstünde
kalmadığı bu dönemlerde ( 11. Yy ) gezgin dervişler sayesinde yayılan, bu
dünyada ulaşılamayacak öbür dünya güzellikleri vaat eden, İmam Gazali ve
takipçileri gibi vahiyi akıldan üstün tutan anlayışla son bulmuştur. Günümüz de
bir İslam medeniyetinden bahsetmek güç. Ancak İmam Gazalici İslam geleneği
yayılmaya devam ediyor.
Bu gün Siyasal İslam denilen toplumsal sorunun kökeni
yukarıda anlattığım anlayıştır. Bilimin, ilerlemenin, aydınlanmanın önündeki bu
engel, Rönesans öncesi Hıristiyan Avrupasını hatırlatıyor. O günlerin yöneticileri
ve din adamları ile bu günün yöneticileri ve din adamlarını göz önüne getirin.
Aradaki benzerliğe şaşıracaksınız. Çare ne mi dediniz: Gayet açık. Eğitim,
bilim ve aydınlanma.
Bu yönde akan su dere, çay, nehir olup çağlayarak denize kavuşmak
üzere harekete geçti. Bu gözle görülüyor artık. Toplumsal gelişmelerin günden
geceye gerçekleşmesi beklenemez elbette, zira modernite
gibi bunun da önüne
geçilemez.
Tahir
ÖZCAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder