2 Nisan 2014 Çarşamba

SABAHATTİN ALİ




02/04/1948 de Yazar Sabahattin Ali, Bulgaristan sınırını geçmeye çalışırken, kılavuzu Ali Ertekin tarafından öldürüldü. 28 Aralık'ta tutuklanan Ertekin'in cezası indirime uğradı; aynı yıl çıkan af yasasıyla da serbest bırakıldı.
1907 de doğmuş, Balıkesir Öğretmen Okulunu bitirerek Sabahattin Ali, İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştu. Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştu. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştı.Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştu. Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştı."İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştı. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmişti. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştı. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştı. Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştı. (1946 - 1947), Çeşitli dönemlerde bu gazeteler kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştı. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmış, çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Tek parti yönetiminin baskılarından uzaklaşmak için yurt dışına gitmeye karar vermiş ancak kendisine pasaport verilmemiştir. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı bulamayınca da Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş, para karşılığı Ali Ertekin adlı bir kaçakçıyla anlaşmıştı. Ordudan atılmış olan bir astsubay olan Ertekin, geçimini yurt dışına adam kaçırmakla sağlamakta, öte yandan Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti adına ajanlık yapmaktaydı. Resmi açıklamalara göre Ertekin, "milli hislerini tahrik ettiği için" Sabahattin Ali'yi başına sopa vurarak öldürdü. Cesedin 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmasından sonra, 28 Aralık 1948'de tutuklanan Ertekin, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. Yaptırımı 18-24 yıl olan adam öldürme suçundan, 15 Ekim 1950'de "milli hisleri tahrik" gerekçesiyle cezası indirilerek 4 yıla hüküm giydi. Ancak yazarın yakın çevresi ise Sabahattin Ali'nin Kırklareli'de Milli Emniyet tarafından sorgulanırken işkence sonucu öldüğü ve Ertekin'in paravan olarak kullanıldığını iddia etse de bu hiçbir zaman kanıtlanamadı.Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştı.Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Çağlayan dergisinde yayımlamıştı. Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştı. Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" gibi öyküleriyle dikkati çekmişti. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmişti. Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biriydi. Halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr adlı kitabı edebiyat çevrelerinde ilgi uyandırmış Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece hikâye ve roman yazmıştır. Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış , ancak bu türü de bir daha denememiştir. Dağlar ve Rüzgâr, Kurbağanın Serenadı,Öteki Şiirler isimli şiir kitapları, Değirmen, Kağnı,Hanende Melek, Ses,Yeni Dünya,Sırça Köşk, Kamyon, Bir Orman Hikayesi isimli öyküleri, Zanaatkarlar isimli oyunu, Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan,Kürk Mantolu Madonna isimli romanları,Tarihte Garip Vakalar, Max Memmerich, Antigone, Sofokles, Minna Von Barnhelm, Lessing, Üç Romantik Hikaye, H. Von Kleist - A.V. Chamisso - E.T.A. Hoffmann, Fontamara, Ignazio Silone, Gyges Ve Yüzüğü, Fr. Hebbel,Yüzbaşının Kızı, A.S. Puşkin isimli çevirileri, vardır. Yazıları Markopaşa Yazıları ve Ötekiler, Çakıcı'nın İlk kurşunu, Mahkemelerde, Hep Genç Kalacağım isimli kitaplarda derlenmiştir. "Hapishane Şarkısı V" (Aldırma Gönül - Kerem Güney, Edip Akbayram),"Eşkiya Dünyaya" (Zülfü Livaneli),"Leylim Ley" (Zülfü Livaneli)"Hapishane Şarkısı I" (Göklerde Kartal Gibiydim / Nazlı Yarim - Deniz Akyürek), "Hapishane Şarkısı II" (Bir Yürek Kaldı Avucumunda) (Grup Çağrı) "Hapishane Şarkısı III" (Geçmiyor Günler - Ahmet Kaya), "Çocuklar Gibi" (Sezen Aksu) ,"Kız Kaçıran" (Ahmet Kaya),"Kara Yazı" (Ahmet Kaya), "Melankoli" (Ali Kocatepe, Nükhet Duru), "Eskisi Gibi" (Ben Yine Sana Vurgunum - Ali Kocatepe, Nükhet Duru), "Dağlar" (Benim Meskenim Dağlardır Sadık Gürbüz- Dağlardır DağlarSezen Aksu), "Göklerde Kartal Gibiydim" - Grup Çağrı, Volkan Konak, "Geçmiyor Günler" - Selva Erdener & Turkuvaz Beşlisi, Turgay Erdener tarafından bestelenerek seslendirilmiştir. Atatürk için yazdığı söylenen
baktım, binbir yeşilin içinden,
güneşin rengini veren: sensin, senin aşkın.
şaştım, onca derdin içinde,
ruhuma neşe veren,: sensin, senin aşkın.
baktım uzun uzun aynada kendime,
gördüm, beni ben yapan: senin aşkın!
içtim anıları şöyle bir dün gece,
gördüm benim hikayem: senin aşkın!
baktım, binbir mavi dururken,
boğaza rengini veren: sensin, senin aşkın!
şaştım, onca nefes içinden,
aslıma anlam veren: sensin, senin aşkın! isimli bir şiiri de vardır.
alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

MAGNUM

  Yalanla kurduğunu, Yalnız kendin yaşarsın. Hayatı yarışma yapanlar, Yaşamayı nasıl başarsın. Duyuldukça adın, Yaşam üzerinden taşar. En iy...