12 Temmuz 2013 Cuma

Gacur, gucur!......


AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Cumhuriyet Bayramı’nın yasaklara ve engellemelere rağmen halkın büyük bölümü tarafından kararlılıkla ve coşkuyla kutlanmış olmasını hazmedememişe benziyor!

İktidar bağımlısı bir kanala çıkmış ve iktidarın dayattığı “müsamerelere” değil de yurdun dört bir yanındaki gerçek halk buluşmalarına katılan vatandaşları eleştirmiş...

Eleştirmekten de öte onlara hakaret etmiş!

Söylediklerini yedi maddede özetleyeyim:

1) “Bunlar, Türkiye’nin bürokratik cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçişini hazmedemeyenlerdir.”

2) “Marjinal gruplardır.”

3) “Eski alışkanlıkların söküp atılması, paslı çivilerin sökülüp atılmasından daha zordur. Paslı çivileri söktüğünüz zaman gacur gucur ses çıkar. Bugün çıkan gacur gucur seslerin esas sebebi budur.”

4) “Siz gerçekten cumhuriyeti iliklerinize kadar hissetmek mi istiyorsunuz, şenlikler, şölenler mi düzenlemek istiyorsunuz? Valilikler size yer gösterir bunu yine yaparsınız. Ama bütün devlet mekanizması, buradaki düzeni, tertibi, güvenliği sağlamaya kilitlenmişken kamu düzenini altüst edercesine, alternatif bayram kutlamaları yapmaya çalışıyorsunuz. Bu hangi amaca hizmet ediyor?”

5) “Herkesin gösteri ve yürüyüş yapma, slogan atma hakkı vardır. Ama ‘Ben istediğim zaman, istediğim yerde, canımın istediği şeyi yapar ve söylerim’ derseniz, bunun siyaset bilimindeki adı anarşidir.”

6) “Ankara’daki olaylarda polisin, yöneticilerin sağduyusuyla kimsenin burnu kanamamıştır. Su sıkılmıştır, keşke bunlar da olmasa. Ama siz gidiyorsunuz, alınan bir düzeni altüst ediyorsunuz.”

7) “Bu bayramlara katılanların ‘Cumhuriyet’e sahip çıkmak’ gibi bir iddiaları varsa gülerim.”

***


Sırayla yanıt vereyim:

1) Türkiye’nin bürokratik cumhuriyetten, demokratik cumhuriyete geçtiğini söylüyorsunuz Sayın Çelik... Pardon; nerede bu demokratik cumhuriyet? Binlerce gazetecinin, siyasetçinin, sivil toplum örgütü yöneticisinin, öğretim üyesinin, ordumuzun en üst rütbeli subaylarının, öğrencilerin bir türlü kanıtlanamayan iddialarla ve sahteliği ortaya çıkan sözüm ona delillerle cezaevine tıkıldığı ve yedi yıla varan bir süredir tahliye edilmediği bir ülke mi size göre “demokratik” cumhuriyet? Basılmamış kitapların toplatıldığı, yüz binlerce kişinin yasa dışı izlemeye ve dinlemeye tabi tutulduğu, muhalif olan herkesin bir şekilde bedel ödediği, iktidar partisi temsilcilerinin yerel seçimler öncesinde ‘Bizi seçmezseniz hizmet falan alamazsınız’ diye halkı tehdit ettiği bu ülke mi demokratik? Eğer demokrasiden anladığınız buysa; üstü kalsın; beyefendi! Biz istemiyoruz böyle bir ‘demokrasi’yi...

2) Bir topluluğun marjinal olup olmadığını, “bilinen duruma aykırılığı” ve “sayıca azlığı” belirler Sayın Çelik. Kutlamalara Türkiye genelinde en az 3-4 milyon kişi katıldı. Ve hepsi; bu ülkenin tam 89 yıldır bilinen ve uygulanan değerlerine sahip çıkıyor. Kafasına göre demokrasi, kafasına göre özgürlük tanımı yapmıyor. Bir politikacının böyle bir kitleye ‘Marjinal’ demesi için, ancak kendisinin marjinal olması gerekir!

3) “Paslı” kısmı hariç; bu saptamanız doğru... Evet; bu ülkenin tüm çivilerini yerinden söküyorsunuz ve bizim de buna ses çıkarmamamızı bekliyorsunuz... Bu arada, meydanlardan yükselen sesler size ‘gacur gucur’ geliyor olabilir. Ama sorun meydanlarda değil, sizin kulağınızda... Hemen bir doktora görünün...

4) Evet, biz cumhuriyeti iliklerimize kadar hissetmek istiyoruz. Bunun için de Cumhuriyet Bayramı’nı, Cumhuriyet’in ilan edildiği Meclis binasının önünde kutlamak istiyoruz. Valilere düşen görev, halka bayram kutlaması yapacağı mekânı göstermek değil; halk nerede kutlama yapıyorsa oranın güvenliğini sağlamaktır.

5) Evet, “herkesin gösteri ve yürüyüş yapma, slogan atma hakkı” vardır. Ve bunu isteyen istediği zaman, istediği yerde, canının istediği şekilde yapabilir! Eğer bunun herkesin anayasal hakkı olduğunu bile bilmiyorsanız; yazık, demek ki Anayasa’dan bile haberiniz yok! Dolayısıyla bu söylediğiniz tavrın anarşiyle falan ilişkisi yok... Eğer anarşist arıyorsanız; bu ülkedeki en yanlış yere bakıyorsunuz...

6) Ankara’daki olaylarda polisin sağduyulu tavrından söz ediyorsunuz... Pehhhh! Bayram kutlamak için İzmir’den kalkıp Ankara’ya koşan benim 70 küsur yaşındaki Gülseren ablamı iç çamaşırlarına kadar ıslatan polis; sağduyulu falan değil, olsa olsa duyarsız ve duygusuz olarak tanımlanabilir.

7) Ve son saptamanıza bayıldım. “Bu bayramlara katılanların ‘Cumhuriyet’e sahip çıkmak’ gibi bir iddiaları varsa gülerim” diyorsunuz...

Valla ister gülün, ister ağlayın; onların ne yazık ki “Cumhuriyet’e sahip çıkmaktan başka bir amaçları ve seçenekleri” kalmadı...

Siyasi görüşleri ayrı, dünyadan beklentileri ayrı, kültürleri, hayat standartları, yaşları, cinsleri, zevkleri ayrı...

Tek ortak yanları, Türkiye Cumhuriyeti.

Eğer; buna gülüyorsanız, ben kendi adıma size gülmem... Sadece sizin için elimden bir şey gelmediği, yapacağım bir şey olmadığı için üzülürüm!

*****


GÜNÜN SORUSU

Polis, Ulus’taki yürüyüşe katılmak için farklı illerden yola çıkan yurttaşların bindiği otobüsleri “ceset torbası ve kar lastikleri olmadığı” gerekçesiyle engelledi. Sorum Emniyet Genel Müdürü’ne:

Farları yanmayan, sinyal lambaları çalışmayan, ilkyardım çantası ve kurtarma araç gereci taşımayan, lastikleri kabaklaşmış binlerce polis arabasını bağlamayı da düşünüyor musunuz?...

MUSTAFA MUTLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

MAGNUM

  Yalanla kurduğunu, Yalnız kendin yaşarsın. Hayatı yarışma yapanlar, Yaşamayı nasıl başarsın. Duyuldukça adın, Yaşam üzerinden taşar. En iy...