Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde
"yetim-öksüz" kalan çok
olur:
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski
düğmeler, özenle
saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki
kurdeleler...
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar,
yetim kalmıştır
tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker "sarıkız".
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz,
değerini kimse anlayamaz
krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.
Bir kadın gittiğinde...
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir
ağır işçi, bir
temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde.
Kapı eşiğindeki "Dikkat et..." duyulmaz, annesi
gitmiştir "geç kalma"nın.
Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak
giderler.
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve
bir kadın
gittiğinde pek çok "yetim" bırakmıştır arkasında.....
BEKİR ÇOŞKUN
"yetim-öksüz" kalan çok
olur:
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski
düğmeler, özenle
saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki
kurdeleler...
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar,
yetim kalmıştır
tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker "sarıkız".
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz,
değerini kimse anlayamaz
krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.
Bir kadın gittiğinde...
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir
ağır işçi, bir
temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde.
Kapı eşiğindeki "Dikkat et..." duyulmaz, annesi
gitmiştir "geç kalma"nın.
Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak
giderler.
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve
bir kadın
gittiğinde pek çok "yetim" bırakmıştır arkasında.....
BEKİR ÇOŞKUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder