1 Mayıs 2011 Pazar

bir mesleğin anatomisi

 Endüstriyel Tasarım

 Doğası gereği moda,mimari ve teknoloji' nin aynı potada birleştiği bir sentez,bir fenomendir.

 Tek bir cümleyle tanımlanamayacak kadar komplike bir mesleki oluşumdur.Sanatsal boyutu yadsınamayacak,insan yaşamıyla direkt ilişkili,birçok mesleği içeren,kimini kapsayan,kimiyle kesişen bilim dalıdır bence.

 Mimari ve moda gibi bitmeyen bir tasarım sürecidir de.Yani SANAT 'ın ta kendisi.

 Güncel ama karmaşık içeriğinin de sonucu olarak fazla tanınmayan bir dal.

 Üzerinde epey düşünmeme rağmen bulabildiğim en sade tanım bu:Modanın,mimarinin ve teknolojinin bileşkesi.
 Hayatımızın o kadar içerisindedir ki.Direkt insanın günlük hayatını etkilediği için,ergonomi,anatomi gibi tıp;hidrolik,aerodinamik,mekanik,elektronik gibi fizik;stil,estetik gibi sanatsal ögeler de içerir;geri dönüşüm,doğa dostu üretim gibi çevresel unsurlar da.

 İnsan çevresine baktığında meslek gurubu,yaşam tarzı hatta inanç sistemi ne olursa olsun.Hangi coğrafyada yaşam sürüyor olursa olsun.Bu mesleğin ürünleri ile yaşamaktadır.O kadar çokturlar ki bunları bir çırpıda saymaya kalksak sayamayız bile.Seyrettiğimiz tv,mutfak aletlerimiz,satın aldığımız ürünlerin ambalajları,motorlu araçlarımız,iş makineleri,ve hatta kişisel bilgisayarımız ve cep telefonumuza kadar uzayıp gider bu liste.

 Oysa tekerleğin icadından beri hayatımızın içindedir endüstriyel tasarım.Endüstri devriminin başlayışı ile etkisi hızla artmış,keşif ve buluşlarla doruğa ulaşmıştır.Bir sürü mühendislik,uzmanlık ve bilim dalı oluşmasına yol açmıştır.Ancak yirminci yüzyılın ikinci yarısında kabul görmüştür nedense.Yazımın başında fenomen olarak adlandırmamın bir nedeni de bu dur,tanımlanmasının zorluğunun yanı sıra.

 Batı dünyasında bile geç anlaşılmasının ötesinde ülkemizde hala acınacak haldedir.Bu mesleğin eğitimini almış biriyim ve mobilya imalatı üzerine üretim yapan bir iş yerine sahibim.Biliyorum ki bu yüzden  kendimi şanslı hissetmeliyim.Birlikte okuduğum yada daha sonraları tanıma fırsatı bulduğum meslektaşlarımın çoğundan şanslıyım diyebilirim.Ucundan kıyısından da olsa,endüstriyel değilde özel kullanıma yönelik de olsa,eğitimini gördüğüm mesleğimi uygulama fırsatı bulabiliyorum.Oysa bundan çok uzak yaşıyor çoğu meslektaşlarım.Üretime değil de ithalata dayalı politikalar uygulayan bir ülkede yaşıyor olmanın azizliği.Üreten değilde tüketen bireylere önem veren hükumetlerimiz in getirdiği sonuç bu.

 Mesleğine sahip çıkmayan,birliktelik oluşturamayan ve bu durumu düzeltmek için hiç bir teşebbüste bulunmayan bizler de suçluyuz elbette.Tabi meslek erbabı yetiştirdiğini iddia eden ama mezun ettikten sonrası ile hiç ilgilenmeyen üniversitelerimiz de ortak bu suça.

 Kıssadan hisse!bu kadar entelektüel ögeyi bünyesinde barındıran bir meslek gurubunun;bilgi,beceri ve donanım olarak kendini yüksek insan kalitesinde görmesinin haklılığı etkisini yitiriyor.Bir çok meslektaşım sorulduğunda gerçek mesleğini değil yapmakta olduğu işi söyleyerek cevap veriyor.İnşaat sektöründekiler ise mimarım deyip geçiyor.Kime anlatacaksın endüstri tasarımcısı nedir,sade ve anlaşılır bir tanımını biz bile yapamazken.Bir süredir benim cevabım bu.Üşenmemeliyiz,ihmal etmemeliyiz,bu bizim mesleğimize olan borcumuz.İşte cevabımız:bizler mimarlık,moda ve teknolojinin bileşkesi bir mesleğin sahipleriyiz.Bizler tasarımcıyız,yaratıcıyız,sanatçıyız.
                                                    01-05-2011   Tahir ÖZCAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

MAGNUM

  Yalanla kurduğunu, Yalnız kendin yaşarsın. Hayatı yarışma yapanlar, Yaşamayı nasıl başarsın. Duyuldukça adın, Yaşam üzerinden taşar. En iy...