14 Haziran 2011 Salı

İSLAMİYET SERVET VE İKTİDAR SAHİPLERİNİN ELİNDE”

Bir dijital tartışma ortamından alınmıştır

İslamiyet’te mülk edinme yasağı da var. Yani ihtiyaç fazlasını yasaklar. Mesela Hz. Muhammed’in geride bıraktıklarına baktığımızda da bu durum kendini gösteriyor. Bu gün İslami referanslı olduğunu iddia eden AKP çevresinin tamamı iş adamı ve zengin üst sınıftan oluşuyor. Sermaye ve paranın asıl sahipleri. Bu çelişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? AKP bunu neye değindiriyor?


AKP dediğimiz daha önce Milli Görüş, siyasal İslam diye tabir edilen çevrelerden gelen insanlardan oluşuyor. Türkiye’nin genel din anlayışında bu mülkiyet konusu yanlış ele alınıyor. Doğru bilinmiyor. Buna tarikatlar dahildir. Milli Görüş dışındaki gruplar da dahil, diyanet de dahil. İslamiyet’te mülkün yeri nedir? Kuran’ın mülk konusundaki ayetleri nedir? Bu dini çevrelerde neredeyse unutulmuş. Kuran’da ‘Kenz’ diye bir kavram var. Müftü bunu bilmiyor. Kenz diye bir şey duydun mu diyorum, ‘ne bu’ diyor. Namaz, oruç, haç, kandil, hac, cenaze, türbe çerçevesinde dönen bir din var. Biz diyoruz ki, hayır, din esasında bunlardan ibaret değildir. Bunların birçoğu zaten hurafeye batmış durumda. Çok azı kalmış. Kur’an’ın esas mesajı adalet ve mülkiyet konusunda ortaya çıkar. Eğer İslam’ın adalet ve mülkiyete dair söyleyeceği bir şey yoksa bu dine de gerek yok. Gitsinler başka dine girsinler. Bu nereden kaynaklanıyor? Çünkü din zenginlerin eline geçmiş. Emeviler’den beri İslamiyet servet ve iktidar sahiplerinin eline geçmiştir. Tefsirlerin çoğunu onlar yazmış, fıkhın çoğunu onlar oluşturmuştur. Kuran’daki “Azını verir çoğuna cimrice sarılır” (Necm; 34) ayetine rağmen 1/40’i zekat fıkhının temeli haline getirmişler. Halbuki ayet 1/40’i eleştiriyor.

“ANTİ-KOMÜNİZM EĞİTİMİNDEN GEÇİRİLDİLER”

Servet ve iktidar sahiplerinin imparatorluklar boyunca bu dini şekillendirmesi, yorumlaması var. Şu anki dini zihniyet o kaynaklara dayanıyor. Oradan gelen kültürü benimsiyor ve yaşıyor. Dolayısıyla dışına çıkamıyor. Bu tür şeyler duyunca da şaşırıyor. Daha bir özel sebep; dini çevreler 70′li yılardan itibaren anti-komünist bir eğitimden geçirildi. Zihin şekillendirmesinden geçmiştirler. Bunun için de ABD’den özel olarak çalışmalar gelmiş, üzerinde çalışılmıştır. Türkiye Müslümanları 70′lerden itibaren anti-komünizm üzerine eğitilmiştir. Komünizm karşıtı olmak dinin gereği sayılmıştır. Dindar olmak için ‘ önce sağcı ve muhafazakar olacaksın’ telkinleri yapılmıştır. Komünizmle mücadele derneklerinden, mukkadesatçı gençlik merkezlerine kadar zihinler şekillenmiş. Şu anki cumhurbaşkanı Gül’den, Erdoğan’a ve bakanlara kadar hepsinin dini zihni oralarda şekillenmiştir. Türkiye’yi şu an bunlar yönetiyor.

Dolayısıyla bunlardan ne bekleyebilirsin ki? Ben diyorum ki ‘kenz’ yapmayın. Mal, para biriktirmeyin. İhtiyaçtan fazlasını dağıtın. Bir Müslüman’ın şu an ortalama olarak bir evi bir arabası olabilir. Bunun dışında şahsi mal mülk olamaz. Gerisini yoksullarla paylaşacaksınız. Ama atölye, iş yeri fabrika olabilir. Bu fabrikada işçinin hakkını vermek suretiyle, açlık sınırından aşağı maaş vermeyerek, elde edilen gelirin yarısı emekçinin olacak şekilde olmalı. Buna rıza gösteriyorsanız eyvallah. Bunun dışında şahsi mal biriktirmeyeceksiniz. Stoklanan maldır kenz. Bu da hegomonya olarak kullanacağın fazlalık oluyor. İslamiyet buna izin vermiyor.

“BÖYLE MÜSLÜMAN OLUNUR MU?”
Sanırım size de komünist diyorlar…

Evet, bunu söylediğim zaman ‘komünistsin sen’ diyorlar. Ben komünist değilim. Kuran ayetleri böyle diyor. Peygamberimiz vefat ettiğinde hiçbir mülkiyeti malı yoktu. Oysa 23 yıl hem peygamberdi hem devlet yönetti. Zengin ile yoksulluk arasındaki fark, vefatına yakın bir süreçte neredeyse sıfırlandı. Yoksulları zenginlerin içine katttı. ‘Paylaşın’ dedi. Şimdi gidip müftülükte başını örtüp, kelime-i şahadet getirip Müslüman oluyorlar. Sakal, cüppe, baştan aşağı kapanmayı dine esas giriş olarak algılıyorlar. Böyle şey olur mu? Böyle Müslüman olunur mu? Dine önce “Leh’ul-mülk kapısından girmelisiniz dediğinizde bunu sosyalizmi veya komünizmi dine sokmak olarak algılıyorlar. Ben de diyorum ki hiçbir sosyalist eser okumazsan bile, adalet ve mülkiyet konusunda, önyargılardan arınarak, samimi bir şekilde Kur’an’ı okuduğunda var zaten. Tek bir sosyalist eser okumana bile gerek yok.

“MEVCUT EKTİDARIN DİNLE ALAKASI YOK”
Kurumsal İslam’ı elinde tutan, İslamiyet’i yaşadığını iddia eden cemaat ve iktidar sahipleri, öbür taraftan da bir jeep tutkunu oldu. Bir yandan açlıktan ölen bebek, öbür taraftan jeepe binmek. Başbakan ‘gemicik’ diyor, öbür taraftan çocuklar açlıktan ölüyor. Bunu kendi kafasında İslam’ın neresine dayandırıyor acaba?
Daha önceki dönemlerde ortaya çıkmış dini kaynaklar var. Kendine dayanak bulabilir. Ama önemli olan doğrunun ne olduğudur. En geleneksel çevrelerin itibar gösterdiği İmam-ı Gazali der ki, bekarların 40 gün, evlilerin bir yıl temel ihtiyaçlarını biriktirme hakkı vardır. Bundan fazlasının dağıtılması gerekir. O bile söylüyor. Tasavvufun ilk temsilcilerini okusalar, görürler. Tasavvuf, Emevi saray hayatına tepki olarak doğmuştur. “Bir lokma bir hırka” diyerek senin malın mülkün ayağımın altındadır demek istemiştir. Tarikatların bunları okuması lazım. Bugün bir tarikat şeyhi mesela bin yıl dünyada yaşayacakmış gibi bir anlayışa sahip. Bunların Müslümanlıkla falan alakası yok. Mevcut iktidar çevrelerinin, muhafazakar çevrelerin din anlayışını gözden geçirmeleri lazım. Benim tavsiyem şu; bu dinden çıkın, Leh’ul mülk kapısından dine yeniden giriş yapın. Aksi halde dünya ve ahiret hayatınız heba olur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

MAGNUM

  Yalanla kurduğunu, Yalnız kendin yaşarsın. Hayatı yarışma yapanlar, Yaşamayı nasıl başarsın. Duyuldukça adın, Yaşam üzerinden taşar. En iy...